Teknoloji uzmanı, gurusu olmayan birçok insan kişisel merakları nedeniyle teknolojiye veya teknolojik gelişmeleri takip etmeye meyillidirler. Ben de kendimi bu gruba koyabilecek kadar ilgili ve meraklıyım. Teknoloji ile ilgili haberlerin bazılarını teknik bilgi eksikliğimden dolayı anlamasam da ısrarla okumaya devam ediyorum.
Yanlış anlaşılmasın buradan hareketle bu konularda ahkam kesme niyetinde değilim. Uzman veya guru diyebileceğimiz yetkin onlarca insan var bugün rahatlıkla okuyacağımız veya dinleyebileceğimiz. Serdar Kuzuloğlu, Barış Özcan teknoloji veya tüketici seviyesinde bilimsel gelişmeleri takip ettiğim ve tavsiye edebileceğim örneklerdir.
Paranoyak değilim çok şükür. Fakat okuduğum kitaplar veya seyrettiğim filmlerin çoğunun rastgele yazılmış olduklarından şüpheliyim.
Okuduğum bir makale veya kitabı ya da seyrettiğim bir filmi yazan veya yönetenler görünenin dışında neyi amaçlamış olabilir diye düşünmek bir nevi egzersiz haline geldi diyebilirim.
Bu girişten sonra gelelim bu yazıyı yazma nedenime.
Son ayların moda konusu METAVERSE yani Kurgusal Evren bugün yazma nedenim.
Güncel konuların ışığında hafızamızı biraz yoklayıp geçmişten kalan bilgilerimizi tazelediğimizde uzun zamandır bu evrene hazırlandığımızı söylemek mümkün. Filmlerle, kitaplarla… Tabii ki kullandığımız akıllı telefonlarla…
Teknolojide yaşanan gelişmeler bir gecede ortaya çıkmadığı gibi bu konu da bir gece ansızın Mark Zuckerberg’in aklına gelmemiştir herhalde. Bu kavramın hayatımıza giriş tarihi 1992. Zuckerberg’in ilkokul öğrencisi olduğu yıllarda yani.
Bu konularda yaşanan bir gelişme sonraki gelişmelerin ayak sesleri olduğu gibi Zuckerberg’de önceki gelişmelerin ayak izlerinde yürümüştür. Doğal olan gelişim süreci de bu şekilde olmalı. Walter İsaacson’un” “Geleceği Keşfedenler” adlı kitabını da bu bağlamda okumanızı tavsiye edebilirim.
Teknolojinin hayatımızı kolaylaştıran yönü dışında, hayatımızı yöneten rolüne soyunması bana korkunç geliyor. Skynet ‘in tam olarak gerçekleştiğini görmeye ömrüm yetmeyebilir fakat geliyor gelecek olan dedirtecek gelişmeleri görmemek mümkün değil. Ya da yanılıyorumdur ve zaten Skynet ‘in yönettiği dünyada yaşıyoruzdur. Sokakta karşılaştığımız insanların bir kısmı insansı robotlardır belki de. Veya tam bir simülasyon dünyası içerisinde yaşıyoruz
Geçen hafta Barış Özcan’ın Metaverse ile ilgili videosunu izlerken aklıma yaklaşık 10 yıl önce seyrettiğim aslında vasat diyebileceğimiz ancak bugün düşününce metaverse kavramıyla bize sunulan geleceğin dünyasını tasvir eden bir film geldi aklıma.
Başrolünü Bruce Willis’in oynadığı Suretler (Surrogates) isimli filmden bahsediyorum. Bruce Willis, Zor Ölüm serisinden sonra bir türlü eski performansını yakalayamıyor üst üste kötü filmler (kişisel yorumum) çekiyordu ve bu filmde onlardan biriydi yani basit bir gişe filmiydi.
10 yıl sonra bu film bir anda gişe filmi olmaktan çıkıp başka anlamlar ifade etmeye başladı bana. Acaba birileri bize geleceği cennet olarak sunarken başkaları da bizi uyarıyor olabilir mi? Geçen yıl Covid-19 sürecinde yeniden hatırladığımız Salgın filmi hangisini amaçlıyordu acaba? Bilinçlerimizi salgına hazırlamak veya uyarmak mıydı amaçları?
Belirteyim filmi ikinci defa izlediğim de gişe filmi görüşümü değiştirmedim ancak seyredilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bize sunulan geleceğin dünyasının (bir nevi cennet) yan etkilerine hazır mıyız? Hayatımızın neredeyse top yekûn değişeceğini söylerken birileri olumsuz etkilerinden kimse bahsediyor mu? Bunu düşünmemize katkı sağlayabilir.
Filmi yeniden seyrettiğim zaman aklıma geldi ki ben bu filmi ilk seyrettiğimde de şöyle dememiştim; wayy be adamlar yapmış abi. Yani bu filmdeki dünyayı garipsememiştim. Sanki daha önce bu filmi bi yerde görmüştüm etkisi oldu desem daha doğru olur. Dejavu gibi.
Neden acaba?
Yıllardır okuduğumuz distopik, gelecek tasvirli veya felaket senaryolu kitaplar ya da filmler bizi buna hazırlamış olabilir mi? Hafızamızı biraz yoklarsak genellikle Amerikan filmleri üzerinden (Amerika güzellemesi veya düşmanlığı yapmıyorum) böyle bir geleceğe hazırlandığımızı eminim siz de fark edeceksiniz. Bizi geleceğe hazırlıyor olabilirler, sorgusuz sualsiz kabul edebilelim diye. Bizi geleceğe karşı uyarıyor olabilirler aman dikkatli olun diye. Benim oyum birinci şıktan yana.
Örneğin filmin sonunda Bruce Wills’in verdiği zor karar aslında bize şu mesajı veriyor olabilir mi; Korkmayın arkadaşlar biz gerektiğinde sizi metaverse evreninin (dolayısıyla teknolojinin) bilinen/bilinmeyen potansiyel tehlikelerinden koruruz. Siz elinizi kolunuzu sallayarak girin kullanın rahatınıza bakın. Dert tasa etmeyin hiç bir şeyi.
Yeter ki kullanın. Yeter ki bu evrenin parçası olun ve yeter ki sizden beklenen harcama potansiyelinizi kullanın. Tabi bir de bunun bir sonraki adımı var, kontrolümüzden çıkmayın her an her saniye sizi takip ve kontrol edebilelim. Bu konuya uygunda düzinelerce kitap ve film örneği verilebilir.
Filmle ilgili bir internet sitesinde 2012 tarihinde yazılan şu yorum dikkat çekici; “belki de film gerçek olur ve teknoloji sonunda bize insan olmayı bile unutturur.”
Yazıyı bitirmeden bir iki cümlede teknoloji şirketlerine ayırayım.
Sizleri bilmem ancak ben gelecekte bizi teknoloji şirketlerinin yöneteceği bir dünya da yaşamak yerine yönetim şeklini tartışsak da bildiğimiz devlet yönetimlerinde yaşamayı tercih ederim. Sizi de korkutmuyor mu okuduğumuz kitaplarda veya seyrettiğimiz filmlerde bize anlatılan geleceğin dünyası? Teknoloji şirketleri büyüdükçe dünyayı kapladıkça benim içim daha bir ürperiyor.
Bu konuda da yazılacak çok şey var. Geçen yıl Pakistan’ın karşılaştığı durum dikkatimizi çekmemiş hatta içinde bulunduğu (yönetim, halkın yaşam tarzı vs vs.) durum sebebiyle ohh olsun bile demiş olabiliriz. Bugün bunları yapabilen şirketlerin uzaydan ve yer yüzünden bütün hayatımızı tam anlamıyla kontrol edebileceği bir gelecekte neleri yapabileceğini de aklımızdan çıkarmayalım diyorum.
Bu satırları yazma sebebim tabii ki teknoloji düşmanlığı yapmak değil. İçimdeki ürpertiyi paylaşmak, dertleşmek. Ben de kaçınılmaz olarak tüketici olarak ileri teknoloji ürünlerini günlük hayatımda kullanıyorum. Çoğu zaman etkilerini hiç düşünmeden hem de. 😊
Teknolojiden korkmayalım ancak teknolojinin hayatımızı ele geçirmesinden korkalım.
İnsan olduğumuzu unutmayacağımız güzel yarınlarımızın olmasını umut ediyorum.
Çok eski ve sıradan bir kelime.
Umut!
“Özgürlüğün bayraklarını göklere çıkaran umuttur.” James Krüss – Satılan Gülüş
